Blog, İpuçları

Saat Yapımında Kullanılan Malzemeler

Egzotik ve Pahalı Saatlerden Klasiklere kadar olan Olan Yelpazaye Genel Bir Bakış

 

Günümüz teknolojisi ve teknikleri düşünüldüğünde, Saat Üreticilerinin elinde gerçekten muazzam bir malzeme çeşitliliği var. Her bir materyalin ise kendine göre bir karakteristiği, benzerlerinden ayrılan farklı bir özelliği var.

 

Saat üreticileri, yine de, elindekilerle yetinmek istemiyor ve adeta büyülenmiş bir şekilde laboratuar ortamlarında yepyeni maddelerin buluşlarına imza atıyorlar ve ar-ge yatırımlarına devam ediyorlar. İlham aldıkları sektörler ise, otomotiv?den uzay sektörüne kadar, gelişime ve değişime açık, hemen her endüstri dalı olarak özetlenebilir.

 

Sonuç olarak yeni alaşımlar veyahut da yepyeni maddeler üretmek adına ar-ge çalışmaları tüm hızıyla belli başlı firmaların yatırımları sayesinde sürüyor. Günümüzün en popüler kombinasyonu ise; yüksek teknolojiyle üretilen seramik maddesinin başka madenlerle karıştırılması vb. diğer çalışmalar şeklinde karşımıza çıkıyor.

 

Bu kısa girişin ardından saat üreticileri temel olarak hangi madenlere ihtiyaç duyuyor tek tek irdeleyelim;

 

Çelik:

Çelik saatler günümüzde hala belki de en popüler olan saat modellerinin başında gelmekte. Öyle ki moda ikonları çelik kullanımından onun olağanüstü zerafetinden vazgçemek istemiyor.

 

Çelik saatler, artık tek başına çelikten değil içerisine paslanmayı önleyici bir maden karıştırılarak üretiliyor. Söz konusu madenin ismi chromium. Chromium maddesi, çelik yüzeyini kaplayarak korozyona karşı koruyucu bir kalkan oluşturuyor. Böylece kolaylıkla korozyona uğrayabilecek bir niteliğe sahip olan çelik, dış etkenlerden en asgari düzeyde etkileniyor. Altın:

 

En üst kalitedeki lüks saatler zaman zaman bu madenden yani altından imal edilir. Üstelik gelişen teknoloji sayesinde, herkesin bildiği üzere rengi açık sarı olarak tabir edebileceğimiz ?altın? değişik ve birbirinden çeşitli renk tonajları ile de karşımıza çıkabilmektedir. Bu nasıl mümkün olmaktadır sorusuna ise lafı çok fazla uzatmadan bir açıklık getirelim. Altın doğada bulunan diğer metallerle (örneğin bakır

 

veya nikel gibi? ) belli oranlarda karıştırıldığında ortaya ?beyaz yahut pembe altın ürünü çıkmaktadır. (pembe altın aynı zamanda kırmızı altın olarak da isimlendirilmektedir)

 

Burada en önemli husus, belki de saatin değerini etkileyen kısım ise, altın madeninden imal edilen saatinizin ne kadar altın içerdiği yahut ne kadar değerli olduğudur. Bu ise, verilen karat değerlerinden anlaşılır. Şöyle ki; 18 Karat Altın deniyor ise kullanılan altın oranı %75?den az olmamak zorundadır. N Çoğunlukla bu değerdeki altın saatin kasasının imalinde kullanılır. 14 K?lık bir altın değerinden söz ediliyorsa içerisindeki saf altın değeri %58?dir.

 

Altın kaplama saatler: Bu tarz saatler herhangi bir metalin üzerine belirli bir değerde altın tabakanın yerleştirilmesi ile olur ki, bu teknik, genellikle saat kasalarında kullanılmaktadır.

Söz konusu ince altın tabakasının kalınlığı 10 mikron ya da daha az olabilir. Bu altın kaplama yapma işlemine ise teknik olarak electroplating (elektro-elektriksel kaplama) denir.

 

Titanyum: Titanyum, dış etkenlere karşı olan olağanüstü mukavemeti yani dayanıklılığıyla ön plana çıkan beyaz bir metaldir. Üstelik, son zamanlarda, saat tasarım dünyasında bir hayli popüler hale de gelmiştir. Titanyum renk verilebilir metaller kategorisinde yer aldığından dolayıdır ki, mukavemet konusunda bir hayli ihtiyacı olan spor kolları gibi alanlarında sportif saatler için gerçekten çok önemli ve kullanışlıdır. Titanyum diğer bir element olan çeliğe karşı %30 oranda daha fazla dayanıklı bir metaldir. Dahası, hem çelikten daha hafif hem de korozyona karşı ayrıca mukavemetlidir. (paslanmaya karşı) Ne yazık ki bu kadar avantajına karşın titanyum oldukça kolay çizilebilen bir metaldir. Bu da titanyumun en belirgin dezavantajını oluşturur. Ancak, saat üreticileri bu sorunun da üstesinden gelmeyi başardı. Titanyum saatler çizilmelere karşı dayanıklı hale getirilmesi için ilgili metalin kullanıldığı yerlerin üzerine özel bir koruyucu malzeme kaplanmaktadır. Saat üreticileri söz konusu sorunu kısmen çözüme kavuşturmuş böylece belirli ölçüde çizilmelere karşı olan aşırı hassasiyet istenilen seviyelere çekilmiştir(giderilmiştir.)

 

Aluminyum: Oldukça uzun zamandır pek çok saat firması tarafından tercih edilmeyen bir metaldir aliminyum. Ancak son yıllarda gelişen teknoloji ve arge çalışmaları sonucunda aliminyuma dair önemli özellikler, korozyona ve kararmaya karşı dayanıklılık gibi, keşfedildiğinden beri yeniden bir hayli popüler olmuştur. Aliminyum, günümüzde oldukça geniş bir yelpazede kullanılır hale gelmiştir.

 

Platinyum: Bu değerli metal en üst segmentte fiyatlanan saatler için kullanılmaktadır.

Plainum, altından çok daha pahalı olduğu için daha değerlidir. Bu metal ile çalışmak oldukça zordur. Ancak, nihayetinde ortaya çıkan sonuçlarda üstün bir kaliteye sahip olduğu gözlenebilmektedir.

 

Platinum?un bu kadar pahalı olmasının sebebi, altından 30 kat daha zor bulunabilmesidir. Ama metal olarak altına göre daha kararlı ve daha yoğun bir yapıya sahiptir. Belkide metaller arasında korozyona karşı en dayanıklı metal olduğu da unutulmamalıdır. Avantajları arasında, söz konusu metalin bilinen diğer pek çok metalin aksine alerjik bir yapıya sahip olmaması da sayılabilir. Öyle ki, bugüne değin cilt üzerinde bir alerjik etki tespit edilmemiş tek metaldir. Dolayısı ile nazik cilt yapıları için en uygun metaldir. Kısacası günümüzün yükselen trendi ?platinyum malzemeden meydana getirilen endüstri ürünleridir?, denilebilir.

 

Karbon Fiber:

Bu sert, dayanıklı ama hafif metal çoğunlukla saat üreticileri tarafından ilgili modellerin kasalarında tercih edilmektedir. Saat imalatı esnasında carbon fiber, daha dayanıklı, mukavemeti daha yüksek bir yapıya kavuşturulmak üzere, polimer ile desteklenerek üretilir. Malzemenin rengi ise siyh yahut siyaha yakın bir gridir.

 

Kullanılan Diğer Malzemeler

 

Saat Endüstrisindeki bazı diğer malzemeler; reçine, plastik ve silikon da zaman zaman sportif saat kasalarında kullanılmaktadır. Bu malzemeler, güneş ışığına, suya ve de paslanmaya karşı mukavemetleri ile ön plana çıkmaktadır.

 

Yukarıda belirtilen tüm bu malzemeler bildiğiniz üzere saat üreticileri tarafından sıklıkla tercih edilmekte ve de kullanılmaktadır. Ancak zaman zaman kimi saat üretilcileri sıklıkla kullanılan ve bilinen bu genel malzemeler yerine daha yenilikçi bir anlayışla yepyeni metaller ile bazı deneysel ürünlerde geliştirmektedir.

 

Şöyle ki, paladyum, magnezyum ve çok bilinmeyen kimi gizemli alaşımlarla üretilen çalışmalar bu duruma örnek gösterilebilir.

 

Kuşkusuz ki, saat endüstrisinde yukarıda bahsi geçen metaller ve malzemelerle çalışan yegane sektör temsilcisi Hublot firmasıdır. 1980 senesinde Carlo Crocco tarafından kurulan firma, saat üretim endüstrisinde ilkleri deneyen ve başarılı olan sayılı firmalardan bir tanesidir. Bilinen en büyük deneysel çalışması ise lüks segmentteki altından üretimi yapılan bir saatin doğal silikon kayış ile pazara sunulması olmuştur.

 

İlk olarak, Crocco tarafından saat endüstrisine kazandırılan altın-silikon karışımı saat, İsveç Saat Endüstrisinin ne kadar yenilikçi olabileceğinin tüm dünyaya bir duyurumu olmuştur. Aynı zamanda hemen hemen pek çok farklı sektörde bu yenilikçilik akımından etkilenmiştir. Öyle ki, saat endüstrisindeki bu devrim adeta diğer sektör temsilcileri için ilham kaynağı olmuş ve o yıllarda ilk kez silikon malzemeden terlikler ve şişe kapakları üretmişlerdir.

 

Akımdan etkilenen kimi avrupalı aristokrat üye temsilcilerden olan King Juan Carlos daha yenilikçi saat tasarımları üzerinde durmak istemiştir. Silikonun paslanmazlık, su geçirmezlik ve ışığa karşı mukavemeti ele alınaral yepyeni saat tasarımları geliştirilmeye o yıllarda başlanmıştır.

 

Crocco?nun bu yenilikçi anlayışı hem saat dışındaki diğer sektörleri etkilemiş hem de özellikle saat endüstrisine bambaşka bir ivme kazandırmıştır. 1990 ların ortasına gelindiğinde saat dünyası birbirinden yenilikçi ürünler ile adeta bir kortej oluşturmuş, ünlü saat tasarım firmaları gururla yeni ürünlerinin tanıtımlarını gerçekleştirmiştir. Öne çıkan çalışmalar, özellikle sportif saat modellerinde silikon ve benzeri kompozit çalışmalar olmuştur.

 

2005 senesine gelindiğinde, Hublot yine kayda değer bir çıkış yaparak saat endüstrisini karıştırdı. Efsanevi Big Bang modeli tüm eleştirmenlerden tam not almıştı. Söz konusu, mekanik kronometreye sahip model; altın, seramik, kevlar, tantalum, tungsten, karbon ve de silikonun mükemmel bir kombinasyonundan oluşmaktaydı. Bu şok edici gelişme tüm saat dünyasını adeta salladı! Hublot, yenilikçi madenlerden yola çıkarak yapacağını bir kez daha yapmış rekabet ortamını kızıştırmıştı.

 

2005 senesinde saat endüstrisinde bu devrim yaşanırken, bu başarının sahiplerinden biri olan Biver konuşarak şunları söyledi:

 

Hublot?un üst düzey yöneticilerinden Jean-Claude Biver, Big Bang modelinin ardında yatan sırrın, karşı konulamaz yenilikçilik arayışları olduğunu ve Big Bang?in gelmiş geçmiş en büyük fizyon çalışmalarından biri olduğunu belirtti.

 

Tüm bu gelişmelerin arından, kuşkusuz Hublot?un Big Bang modeli ile saat dünyasındaki ar-ge çalışmalarında daha alınacak çok yol olduğu da belgelemişti. Söz konusu bu başarının ardından İsviçre?nin diğer ünlü tasarım markaları da, ar-ge çalışmalarına çok büyük kaynaklar aktaracaklarını birbiri arında beyan etmeye başladılar.

 

Ar-ge çalışmalarına vakit kaybetmeden girişenlerden Patek Philippe and Ulysse Nardin, silikon ve silisyum üzerine çalışmalar gerçekleştirdiler. Silikonun yeni özelliklerini keşfettiler. Örn. Silikon yapım esnasına yağa olan gereksinimi elimine ediyor yani sıfırlıyordu. Bu da teorik olarak, miktar olarak friksiyonu yani sürtünmeyi azaltıyor ve saatin ömrünü uzatıyordu.

 

Zaman içerisinde saat endüstrisi, elbetteki bu gelişmelerden bir hayli etkilenerek yeni yeni buluşlara imza atmaya başladı. Eskiden belirli metaller kullanılarak üretilebilen saatler için günümüzde pek çok maden kullanılabiliyor. Üstelik, artık keşfedilen yeni metaller ve beraberinde ortaya çıkan yeni alaşımlar sayesinde daha hafif ama daha sağlam pek çok örnek var artık önümüzde?

 

Saat tasarım firmaları, gelişen teknolojiye ayak uydurabilmek için ciddi kaynaklar aktardığı ar-ge çalışmalarının başarıyla sonuçlanabilmesi için tanınmış Otomobil fimalarından da destek almıştır. Çeşitli araba yarışı organizasyonlarında birlikte çalışmıştır.

 

2006 senesine geldiğimizde, Richard Mille, ?nin RM 009 tourbillon isimli saat modelini, Brazilyalı dünyaca ünlü F1 pilotı Felipe Massa?ya ithafen hazırlamıştır. Gelişen teknolojinin bir sonucu olarak saat, tüm şa-şasına ve önemli özelliklerine karşın yalnızca 30 gram (1.06 ounce) gelmekteydi (kordon hariç). Bu hafifliğin sebebi ise, söz konusu modelin alt plakasının aliminyum-lityum alaşımından imal edilmiş olmasıydı. Saat kasasında kullanılan metal ise Alusic?ti. (uzay biliminde kullanılan yeni tür bir metal)

 

2007 senesinde ise Richard Mille bir kez daha sahneye çıkarak RM012 tourbillon isimli modelini duyurdu. Bu defa, saatin hafif olmasından ziyade saatin mukavemetine önem verilmişti. RM012; aliminyum, magnezyum ve de silikon alaşımdan üretilmişti. Bu 3 lü kombinasyonun sonucu olarak, saat hem mükemmel bir mukavemete hem de çok üstün bir korozyon korumasına sahipti. Üstelik, yapısından ileri gelen doğal absorbe yeteneğinden ötürü darbelere karşı üstün bir dayanıklılık sergilemekteydi.

Hafif ama dayanıklı yapısından ötürü İleri teknoloji seramik malzeme de günümüzde saat üreticileri tarafından sıklıkla tercih edilmektedir. İleri teknoloji ürünü seramik malzemenin diğer avantajları ise, çizilmeye karşı dayanıklılık, ve yumuşak hatlara sahip olmasıdır denebilir. Bilinen saat tasarımcılarından IWC Schaffhausen bu malzemeyi en iyi şekilde IWC 2007 Top Gun edition of the Pilot’s Watch Double Chronograph isimli modelde kullanarak Saat Endüstrisinde çığır açmıştır. İlgili saatin hareketli bileşenleri için ise gri mat titanyum?dan faydalanılmıştı.

 

Rado ise Saat Endüstrisinde, ilk kez çizilmeye karşı dayanıklı malzemelerle çalışan firma olarak adını bu sektöre yazdırmıştır. Rado, çizilmeye karşı malzemeden ürettiği ilk ürünü DiaStar?ı 1962 senesinde çıkarmıştı. Üretiminde kullanılan ana malzemeler ise; titanyum ve de tungsten-carbide alaşımı idi.

 

Bu kırılma noktasının akabinde seramik konusundaki çalışmalar daha da ilerleyerek 1980?lerde ileri teknoloji seramik malzemesinin kullanımı yaygınlaştı.

 

Takvimler 2007 senesini gösterdiğinde, Rado bir kez daha sahneye çıktı. Uzun yıllar sonunda seramik teknolojisinde arzu edilen noktaya ulaşılmıştı ve bunu True White Pure Jubile isimli model ile duyurarak, saat dünyasından bir hayli olumlu tepkiler aldı.

 

Saat Dünyasında birbiri ardına yeni ürünlerin lansmanı yapılırken Anonimo’s Polluce watch, kasasında bronz alaşım kullanılarak (aluminyum, demir ve nikel) üretilen bir başka saat modeli olarak karşımıza çıkmaktaydı. Bronz alaşım kullanılan bu ürün hem paslanmaya karşı dayanıklı hem de mukavemeti yüksek bir modeldi.

 

Ulysse Nardin ve Custos firmaları ise modellerinin kasalarında paladyum kullanan ender saat üreticileriydi. Paladyum, Platinum ailesinden gelen ve yine bir hayli yüksek mukavemete sahip metaldir ve değerli metallar arasındadır.

 

Yenilikçi ürünler birbiri ardına devam etti ve yakın zaman önce, Villemont tarafından üretilen Ultime watch modelinin kasasında çok sıradışı bir alaşım kullanıldı. Paladyum, Platinum ve de ruthenium kullanılarak ortaya çıkarılan bu alaşıma Ultime adı verildi. Villemont?un ürettiği saat ismini işte bu alaşımdan almaktadır.

 

Metallarin belli oranlarında karışımları ile oluşturulan yepyeni alaşımlara Zenith firması Defy Xtreme sport kreasyonu ile katıldı. İlgili firma bahsi geçen kreasyonunda Zenithium adı verilen, çok hafif, darbe emici bir alaşım kullandı. Titanyum ve yüksek yoğunluluklu çeliğin bileşimi ile meydana gelen bu alaşım, mukavemeti ve hafifliği ile adından söz ettirmeyi başardı.

 

Yenilikçi yarış devam ederken, Gerald Genta Octo Black Spirit ile saat dünyası yepyeni bir alaşım olan Arcap ile tanıştı. Çinko, bakır ve de nikelin karışımı ile elde edilen Arcop; özellikle lüks segmentteki altın saatlerle birlikte kullanılmaktadır.

 

Saat dünyasındaki diğer ilkler ise şöyle;

 

Breguet tarafından geliştirilen Ref. 5197 isimli model ise saat tarihinde iç mekanizma için silikon kullanan ilk model olma özelliğine sahiptir.

 

Hublot?un Mag Bang isimli modelinin kasası, çerçevesi ve kasa altı ise magnezyum?dan imal edilmiştir.

 

 

İlgili gönderiler

Saat Yapımında Kullanılan Malzemeler” ile ilgili yorum;

Bir cevap yazın